Sıradan Güzellikler
Uykulu gözlerle Eren'in odasına girdiğim erken saatlerde, karşımdaki kocaman bir gülümseme ve "GU-nay-diiin" la başlıyabiliyor bu sıradan gün. Oğlumun annesine "kave" yapmak konusundaki ısrarları ile devam ediyor. Kahve tanelerini değirmene koyup, sonra filtreyi düzeltip, içine incelmis kahveyi döken o küçük ellerin yeni hünerlerini seyri, günlük kahveme ayrı bir tat katıyor.
Gün içinde, kimi zaman basit bir tepkide gizli oluyor o güldüren zevk; küvetteki camasirlari görünce "Bu da nerden çıktı ya" gibi, kimi zaman da yeni duyulan kelimelerde; telefondaki "OK. No problem" gibi. Veya, aynada kendi konuşmasini seyrettikten sonra zevklenip, "bu ne güzel çocuk" demesi gibi. Bazen de boncuk oğlumu yere oturmuş, Casper'in su kabından kaşıkla su içerken kendimi bulduğum gülsem mi, ağlasam mı zevki!
Veya, günün güzelleşen ışığında ağustos böceklerinin eşliğinde ailece yenen lezzetli bir akşam yemeğinden hemen sonra, masada nadir bulunan sessiz bir anda.
En çok da, gece yatmadan önceki uzun ve üç kişilik sarılma töreninde; "hadi Tintin'e sarılalım-canım Tintin - iyi geceler" "hadi şimdi Kuzu'ya sarılalım-canım kuzu - iyi geceler" ve en son anne ile Eren'in sarılması... benim sustuğum ve oğlumu dinlediğim bir "Ca-nım-be-niiiim". İşte o en güzel sıradan an!
Anniy.
(Babamizi cok ozlerken....)