20 Ekim 2009

Noyan'in ilk Ispanyolca muhabbeti

Norma ve Noyan...





02 Ekim 2009

"Canım Sensin Noyan"


Erencigim abi sevgisini, bizden sık sık duydugu "canim benim" lerden etkilenerek, kendince iste boyle dile getiriyor; "canım sensin Noyan". Geçirdiğimiz yazı da en iyi bu sözler özetliyor sanırım. Evet, yaşamın hızına yetişemediğimiz bir yazı daha geride bırakıp, güzel bir sonbahara iki cici oğlumla hazırlanıyorum bu günlerde. Eren 3 yaşında ve Noyan 3 aylık oldu bile. Büyük bir heyecanla Noyancığımızın büyüyüşünü izliyoruz. Bu kez, ilkinden farklı bir şekilde, iki kardeşin iletişiminden alınan hazla da tanışıyoruz. Noyan karakterce abisine ne kadar benzeyecek veya farklı olacak gözlemlemeleri de diğer bir heyecan. Acaba doğum tarihlerinde olduğu gibi (Eren, 09.03.06 ve Noyan, 06.30.09) karakterleri de birbirinin "tam tersi" olacak mı bakalım?

Yazımız, Noyan'ın doğumu ve babaanne ile dedenin gelişi ile güzel başlayıp, Eren'in  değimi ile bol "splash"lı geçen güzel Florida tatili ve dayıların ve en önemlisi yeğenimiz Batu'nun ziyareti ile güzel bir kapanış yaptı bu sene. Ayrıca, üstüste, bir anda dolan, sonrasında da misafirlerin ve Anıl'ın aynı anda gitmesi ile bir anda boşalan evimiz ile her türlü dönemim üstünden oğullarımla gelebilecegimizi de ispatladık bu kez!

Bu arada, Erenciğim her gün yeni bir değişi, buluşu, sorusu ile bizi eglendirmeye devam ediyor...

...

"Babası, taksici amca seninle mi yatıyor?" Anıl'ın İtalya ya gidişinin iki gün ardından, babayla telefonla konuşurken çıkıveriyor bu soru babamızı havaalanına götüren taksici için.

Anıl uçacağı günlerden birinde yağmurlu hava durumuna bakıp "Bu havada nasıl inecek bakalım uçak?" dedikten sonra Eren "Neden baba, uçagın üstü açık mı?"

Agnes, Eren'e "Eren, we have 5 minutes before we go to bed" (uykuya gitmek için 5 dakikamiz var). Eren annesine dönüp "Mommy, I want zero minutes" (Anne, ben sıfır dakika istiyorum)

Annenin her sabahki pantalona uyan ayakkabı bulma/anlatma durumunu gözlemledikten sonra olsa gerek, bir gün "Annesi, bugün bu ayakkabılarımı giyeyim, çünkü onlar saatime çok uyuyor"

Eren'le dayının geliş planlarını konuşurken, "Dayısı gelince hep Erenle olacakmış" denince "Gözde ne yapacak, yemek mi?"

Parktaki salıncakta annesine "higher" diyen kızı duyup, "Anne bak bunlar da Turpce konuşuyor"

Tuvalete gidiş yolunda.. "Anne, kaka var gel" dedikten iki saniye sonra tuvalette "Anne, şimdi kötü kokacak sen çık sonra gel, tamam mı?"

Eren'in dogumgunu. Annesi sehpanin uzerinde dizilmis hediyeleri Eren'e gosterir "Erencim bu Noyan'in hediyesi, bu Agnes'in, bu da annenin hediyesi"... Eren dusunceli bir sekilde annesine bakip "Anne, ama benim hediyem nerde?"

Arka planda çalan jazz müziğinden sıkılıp "Danseden bir müzik açsana anne"

...

Hamilelik iznimin son ayina girdim ve Kasim 2 önümde kocaman büyük bir girdap gibi beni bekliyor. İçinden geçip çıktığım yeni dünyayı şu anda kestiremiyorum bile.